23 Nisan 2011 Cumartesi

ağlamak güzeldir, tabi canım.

içim dışım buz gibi.
saatlerce, günlerce ağlayabilirim aralıksız.
yine çayın suyu aştı boyumu anlayacağınız.


dinleyip dinleyip ağlayım diye BU ŞARKI da.

13 Nisan 2011 Çarşamba

uykum var, 7 tane de sınavım ve hastayım

Nisan'da kar yağarsa ne olur, Dilara hasta olur. Yok yok, yalan olmasın. Şu anda karpuz kadar olan bademciklerim, bak büyüyoruz sinyalleri verdiklerinde perşembeydi sanırım. Ve ben deliler gibi dondurma aşeriyordum. Sırf annem hastasın aslaa olmaz, hem de sınavların var haftaya, demesin diye gıkımı çıkarmadım. Haftasonu boyunca dondurma yedim. Sonuç: Hastayım. E suçluyum, dolayısıyla naz da yapamıyorum kimseye; çünkü anneme gerçeği anlattım. Oldum olası bir şey saklayamadım annemden, vicdan böyle bir şey.

Tabi bir de haftaya 24983498494 tane vizem var :( Binlerce kitaptan sorumluyuz. Şimdi başlasam ancak yüzyıl sonra biter gibi geliyor. İçimden de gelmiyor zaten. 
Off.
Sözün özü, hastayım, sorumlu olduğum için vicdan yapıyorum, ama yine olsa yine yerim o dondurmayı.
Pişman değilim yani :)

3 Nisan 2011 Pazar

Oi Va Voi


Sen daha önceleri nerelerdeydin ki ey oi va voi? Hayır ben neden dinlemedim seni daha önce. Türkçe şarkılar dışında müzik dinleyemiyorum ben. Anlasanız bile bir şeyler eksik kalıyor diye düşünüyorum. Ne yapsanız da, anadiliniz değilse, orada geçen bir şeyi hissedemezsiniz tam manasıyla. Sığ kalan şeyleri de sevmem ben. Her şeyiyle bütünleşecek, hissedeceğim falan, ancak öyle. Müzik evrenseldir tamam da güfteler değil, kimse kusura bakmasın şimdi. Neyse, nerden rastladım bilemiyorum şu an ancak iyi ki rastlamışım sana Oi va voi :)
Fikirlerimi değiştirdi az da olsa, art arda dinleyebiliyorum tüm şarkılarını. Özellikle bir Foggy Day var kiii... Hüzünlü gününüzdeyseniz kesinlikle dinlemeyin derim. Hele biri sizi üzdüyse işte o zaman hiiiç yaklaşmayın yanına. Fena oluyor insan.
Öylee içimden geldi bu da.

1 Nisan 2011 Cuma

MUTLULUK BENİM OLDU BİLE

Hep özleyeceğim, çok özleyeceğim
Tarif edilebilecek bir şey değil ki bu. Öyle güzel günler yaşadım, o kadar güzel insanlar tanıdım ki.. Nereden başlayayım, hangi birini anlatayım... 
Üzerinden de zaman geçti, blog yasağından dolayı yazamadım. Zaten bitmesi o kadar üzdü ve öyle bir boşluğa düşürdü ki beni, bittiğini düşünmek bile içimi acıttı uzuunca bir süre. Ezginin Günlüğü dinlediğim anda kocaman bir yumruk oturdu boğazıma günlerce :) Oyalanacak bir şeyler (vizenin vizesi!) buldum da, biraz daha az üzülüyorum artık.
Tabi ki konserden bahsediyorum. Karardan hazırlık aşamasına, konser gecesine, sonraki güne kadar hepsinden. Hayatımda hiç bu kadar yorulduğumu hatırlamıyorum ( günde 6 vasıta değiştiriyordum ), ama bunu hiç önemsemediğimi hatta fark etmediğimi de hatırlamıyorum. Hep böyle güzel bir şeyler için olsa yorgunluklar.


Maillerime baktım, Deniz Bey'e Ezginin Günlüğü'nü Konya'da ağırlamak istiyoruz mailini 12 Ocak'ta atmışım. O gün başladı heyecanım , yeni yeni diniyor düşünebiliyor musunuz. Ben o maili attığımda, ne topluluğun aktif üyeleri vardı ortalıkta, ne de konser için afişi basabilecek bir tek kuruş para. Şaka gibi değil mi, 1 kuruş bile yok, koşturacak bir tek adam bile yok benden başka. Ne cesaret! Olacak dedim bir şekilde, hepsi ayarlanır, her şey yapılır. Elbet finansör bulunur az çok. Kocaman Konya yahu dedim, yardım konseri bu, elbet çıkacaktır "yürekli" insanlar. Her anlamda destek sağlayacak kimseyi bulamayacak kadar aciz değiliz dedim hep. Ki yanılmadım da. Onay alındığı günden itibaren o kadar çok kişi destek verdi ki... Maddi manevi. destek olmayan , hatta kendilerinde her haddi görüp beni çileden çıkaranlar da oldu. Ama en büyük teşekkürüm de onlara. Serdeki Çerkeslik inadımı kabartıp, ilerlememi sağladıkları için! Minnettarım size yüreksiz azınlık.


En başta ailemin desteği, sonra canlarım arkadaşlarımın, en başta Yeliz Saygın hocamın destekleriyle yürüdü bu iş. Ben de varım diyen bir sürü kişi oldu. Ben gelemem ama şunu da yapalım, şöyle de olsun diyen bir sürü insanın sayesinde. İstanbul'dan kalkıp geldi Atiyem, Eskişehir'den canımıniçi kuzenim Ertunam... Hepsi en az benim kadar heyecanlıydı, hatta Atiyem benden bile çok! :) Neler yaptın benim için, bu konser için. İyi ki hayatımdasın, iyi ki varsın bal peteğim :)


Sonra Mutum, oradan oraya benimle birlikte sabırla koşuşturduğun için, (K) (L) :)))
Esoşum, her sabah bıkıp usanmadan gidip o standı açtığın için,
Halil, bana çok geç anlatsan da onca sıkıntının arasında sesini çıkarmadan koşturup durduğun için,
Said, daha yüzyüze gelip tanışamadan benden bile önce o standlarda bilet satma peşinde koşturduğun için
Gökçem'im inceliğin, zerafetin, şirinliğinle desteğini esirgemediğin için,
Erdem, beyefendiliğin için, tüm desteklerin için,
Taner, Esracııım olur gider biz hep yanındayızı her daim hatırlatıp uyguladığın için,
Ahmet, şahane fotoğrafların için,
Gürkan, Soner, Selim, Burak, Mehmet, haftalarca süren uğraşımda yalnız bırakmadığınız için, neşe kaynağım olduğunuz için,
Yeliz hocam, elimi tutup, abla gibi her türlü ağlayıp dertlenişime katlandığınız, benimle oradan oraya koşuşturduğunuz için,
Deniz Bey, "ben sana inandım" diyerek benden çok beni düşünerek hareket ettiğiniz için, zırlamalarıma bile sabrettiğiniz için, hayallerimi gerçeğe taşımamdaki en büyük basamak olduğunuz için, varlığınız için defalarca teşekkür ederim...
Ve aileme, nefesim oldukları için...
Ve tabii Ezginin Günlüğü grubunun bütün üyelerine...


Maddi manevi destek olan yüzlerce kişinin sayesinde kaç kız öğrencimize burs desteği sağlanacak bir bilseniz...


22 yaşındayım ben henüz, yaptıklarımdan daha çoktur yapamadıklarım, beceremediklerim. hem bu yüzden hem de, bu kadar yoğun ve yorucu geçen günlerde takdir edersiniz ki çok yıprandı sinirlerim. Üzdüklerim, kırdıklarım varsa aranızda, affedin n'olur. 


Gelelim en güzel günümden karelere:


















çok aşığı var evet, yalan değil :))









İştee böyleee! :)