25 Mayıs 2011 Çarşamba

ANADOLU'YU VERMEYOZ!

23 Mayıs'ta, Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümüne alan dışından olanların atanması kararını protesto etmek için Ankara'daydık. O ayrı bir yazının konusu olacak, çünkü dönüşte çok büyük bir problemimizin daha olduğunu fark ettim. Bir kez daha fark ettim demek daha doğru sanırım...


Büyük Anadolu Yürüyüşü'nü duymuş olmalısınız. Duymadıysanız da , bir an önce araştırın, öğrenin, destek verin derim. Haberdar olmama ihtimaliniz yüksek, malumunuz seçim zamanı oy harici herhangi bir konuyla pek ilgilenilmez. Güme gitmesin, duyurabildiğimiz kadar duyuralım.








Tam Ankara çıkışında Gölbaşı civarında, bir kervan gördük ve inip yanlarına gitmek istedik. Düzeltme yapıyorum, önce otobüs otobüs çevik kuvvet gördük. Ne oluyor diye bakarken de arkalarındaki "ANADOLU'YU VERMEYECEĞİZ" yazısını ve çadırları...


polis ordusu...
Yanlarına giderken, polisler hayırdır arkadaşlar diye durdurdular. Kervandakilerle konuşmak istiyoruz dedik, "ne işiniz var doğru düzgün işlerle uğraşın" cevabı aldık. Çok merak ediyorum, düzgün iş kavramları nedir?  Susup her türlü rezalete göz yummak sanırım düzgün iş oluyor. Aa bir de: "gidin hadi gidin, ısırmıyorlar" dediler gülerek.. Yaa siz de söyleyecek laf bulamadınız değil mi benim gibi...

O sırada kervandan Özgür abi geldi yanımıza da, onun sayesinde gidebildik yanlarına...

Bakın neler gördük:






Özgür abimiz..









Ankara'ya alınmıyorlar biliyor musunuz? O yüzden buradalar epeydir( yanlış bilmiyorsam 21 mayıstan beri). Neden diye soruyorum, ne yapabileceğinizi düşünüyorlar da almıyorlar sizi, hem bunca polis niye?
Trafik kanunu ya da yol kanunu gibi bir şeyi ihlal etmekmiş sebep. Ya da bahane her neyse. Onca polis de ondan orada zaten hıhı evet. Hayır bi de şeritle çevrilmiş mekan. Zaten vebalılarmış gibi davranıp, dalgasını da geçebiliyor polis...


Bunlar da Türkiye'nin dört bir yanından derlenmiş fotoğraflar. Bir kez daha gurur duyulabilecek, onurlu insanların varlığının kanıtı olan fotoğraflar... Bundan sonraki fotoğraflar facebooktaki Anadolu'yu Vermeyeceğiz sayfasından alıntıdır...







teyzemi görüp elini taşın altına koyamayan tüm arkadaşlarım, utanın n'olur birazcık...








Kesilen yok edilen ormanlarımızı, heba olan su kaynaklarımızı, yitip giden arazilerimizi, yok edilen tarihi şehirlerimizi, ölüme terkedilen hayvanları, elimizden almaya çalıştıkları sağlığımızı ; kısacası Anadolu'yu ve Anadolu insanını savunmak ve korumak için yapılan bir halk hareketidir bu. 

Halkın feryadıdır. 

Duymak istemeyen, üstüne bi de engel olanlara selam olsun!

19 Mayıs 2011 Perşembe

HATUN TAŞ! :)





Gittim, gördüm, onayladım, geldim.
22 senelik ömrü hayatımın en güzel günleri arasına kaydettim. Tam 3 saat ayakta bekledik konser öncesi, sırf en önden izleyebilmek için konseri. Öldüm mü öldüm. Değdi mi değdi :))
Kadının duruşu bile farklı, yapacak bir şey yok. Kim bilir kaç yaşındadır ama hepimizi cebinden çıkarır. O nasıl bir fiziktir yahu? Salt estetik değil kandırmayın kendinizi, susun lütfen! :) O yaşta onun tırnağı olamazsınız (ve olamam) peehh :) 

Boşuna SÜPER STAR değil yani. 
Boşuna AJDA PEKKAN değil :)

Bu da, konserin hatrına en sevdiğim şarkılarından, söyledi ya oh ne güzel! :) Gerçi Latin versiyonu bu, yeni olan. Benim sevdiğimse, Ajda 1990 albümünde.




14 Mayıs 2011 Cumartesi

KOCAMAN MUTLULUK MU? :))

İçimdeki mutlu ben'in gözlerinde, aklında, kalbinde bu var:)

Çok güzel bir haber aldım bugün, pazartesi netleşecek ama. 
Anlatmak istiyorum da, kesinleşmeden herhangi bir şeyi herhangi birine anlatmamayı öğrendim, o yüzden bende kalacak şimdiliiik :))
Sözün özü, mutluyum. Kocamanından.
:)

7 Mayıs 2011 Cumartesi

çocuklar acı söyler ! :)

İki yeğenim var benim, birisi 2, diğeri 1,5 yaşında. Onların bendeki yerini bilen bilir, anlatılabilecek bir şey değil.
Çağla, 2 yaşında olan. Annesi, ben ve Çağla arasındaki diyaloğu aynen yazıyorum:
bu da Çağla cücüğü oluyor :)


Çağla'nın annesi: Çağla, benim aşkım kim kızım?
Çağla: Ağvaaa (Çağla demek kendi dilinde)
Annesi: Başkaaa?
Çağla: Baba


Neyime güveniyorsam, araya ben giriyorum tam da burada.


Ben: Çağlaaa, teyzecim benim aşkım kim?
Çağla: Ağvaaa
Ben: Başkaa?
Çağla: Yokkkk??  :)


Önünde saygıyla eğiliyorum teyzecim :)


Not: Zor zamanların üstesinden gelebilmek onlarla mümkün...