26 Nisan 2012 Perşembe

Az sahiplenilen çoklara.

Zaaflarım var benim. Kıyamadıklarım var. Kalbimin akıp gittikleri var. "Az olanı" çok sevme huyum var.

Gülümsemesi az, gülüşleri buruk olanlara kıyamıyorum.
Nelerin hüznü var içlerinde, bir türlü bilemediğim ve belki hiç öğrenemeyeceğim için.

Çocukluğu az olanlara, çocukluğunu hiç yaşayamamış olanlara kıyamıyorum.
Bir tarafları hep eksik kalacağı için. Büyüdüklerinde, oyuncaklara, çığlık çığlığa oyun oynayan çocuklara bakıp dalıp gidecekleri, zamansız çocuk olacakları için.

Öğrenciliği az, okumasına izin verilmemiş olanlara kıyamıyorum.
Her daim içlerinde o eksiği hissedecekleri için. Hayatları onların seçim yapmalarına fırsat verilmeden ellerinden alındığı için. Çocuklarına iyi bir gelecek sunmayı isterken daha azıyla yetinmek zorunda bırakıldıkları için. Kendilerine engel olanlara her şeye rağmen kıyamayacak kadar iyi kalpli oldukları için.

Parası az olanlara kıyamıyorum. 
Lanet olası saçma sapan o şey yüzünden, yapmak istedikleri hiçbir şeyi yapamayacakları için. Çocuklarının yüzünü güldürmeyi deliler gibi isterken, kendi yaşayamadıkları güzellikleri onlara yaşatmak isterken saplanıp kaldıkları çaresizliği gördüğüm için. 

Özgürlüğü az olanlara kıyamıyorum.
Uçmanın tadına hiç bir zaman varamayacakları için, çok isteseler de uçurtma olamayacakları için.

Daha az güzel olanlara kıyamıyorum.
Bir çok şeyi kocaman güzel gözleriyle anlattıkları için. Hep imrendiklerini hiç olamadıkları için. Güzel sandıklarının güzel olmadığını göremeyecek kadar çaresiz hissettikleri için.

Yapayalnız bırakılmış, az hatırlanan annelere kıyamıyorum.
Her şeyin iyi olması için onca çabalarken, bunca yoruldukları için. Yanımızdayken unuttuğumuz, kocaman kalplerini bunca yorduğumuz, incittiğimiz halde, yine de bizi sevdikleri, yalnız bırakmadıkları için. 

Hayatları boyunca az önemsenmiş kadınlara kıyamıyorum.
Başarılı olan erkeğin "yanında" değil, "arkasında" sayılarak bir kez daha yenik duruma düşürüldükleri için.

Rengi az kalplere kıyamıyorum.
Gökkuşağı kalpli olamadıkları için. Hayat onları grileştirdiği için. 

Çocuklara kıyamıyorum.*
Çocuklukları bir gün biteceği için. Bunu fark etmeyecek ve bir oyuna dalıp gidecek kadar masum oldukları için. Birileri bir gün onları çok üzeceği için. ( * Çocuklarda az yoktur, sadece ve hep "çok" güzellik vardır.)

Anne baba sevgisini az tadabilmiş(hiç tadamamış) olanlara kıyamıyorum.
Sanırım telafisi olmayan tek şey olduğu için.

Daha az konuşanlara kıyamıyorum.
Çok konuşanlardan daha fazla ve anlamlı şeyler söyleyecek olup, dillendiremedikleri için. Sessizlikleri onları yalnız olmaya ittiği için.

Kıyamıyorum. 
Hepsini öyle çok seviyorum, içlerindeki hüzün, burukluk, masumiyet, yenilgi, çaresizlik öyle işliyor ki içime, hepsine onları çok sevdiğimi anlatmak istiyorum. Elimde olmadan akıyor kalbim onlarınkine. 
Evet "az olanı" çok seviyorum. 




4 yorum:

Erdost Yüksel dedi ki...

Bir akşam vakti 5-6 arkadaş sakin bir yolda yürüyorduk bir şeyler anlatıyorduk birbirimize. Belki çok belli boş konuşuyorduk genelde...

Boşa da olsa konuşmak güzeldi de en sevdiğim hiç konuşmuyordu. Sonra birden dedi ki şu ayın görünüşüne bakın, yıldızlar nasıl da belirgin bu akşam.

Anladığım şuydu, bazen boş cümleler farkındalığı öteliyor ki kıyamadıklarınız da sizin ayın görünüşüne vurgu yapmanızdır...

Burak Abatay dedi ki...

Son zamanlarda okuduğum en güzel yazılardan birisi. Umut dolu, hayat dolu...

Hazal dedi ki...

senin bu yazın,dillendirememiş bir çok insana ışık olur...süpersin!

Esra Dilara AKMAN dedi ki...

Erdost Yüksel, gerçekten çok mutlu ettiniz. Çok teşekkür ederim... En sevdiğiniz arkadaşınız tam da hissettiklerimi hissetmiş.

Burak Abatay, çok çok mutlu oldum. Umut en çok sevdiğimdir benim.

Hazal, canım benim, utandım çok ve de gururlandım. Çok öperim.