Mesaj geldi, "haberin var değil mi kitaptan, aldın değil mi, bugün çıktı bal?" Hayır dedim, aynı anda üzülüp aynı anda mutluluktan uçup, koşup kitabı almak istedim. Ancak kavuşabildim ve hemen bitirdim. Kitabın kapağı bile ayrı ısıttı içimi, başlamadan mutluydum, daha karşımda masada dururken bile...
"İnsan sonuna kadar umutlu olabiliyor. Umut bir çare değil, ama galiba çareden daha büyük bir şey."
"Niye kaygılanıyorsun birader; burası dünya." dedi. " Her şey tuhaf ve hiçbir şey tuhaf değil... Gün gelir bu pişmanlıktan daha büyük pişmanlıklar da yaşarsın."
Ah nasıl güzel yazı yazmaktır bu, nasıl güzel anlatmaktır, insanın içine taa derinlerine işlemektir... Yazmıyor bu adam, şarkı söyler gibi kuruyor cümlelerini. Evet ben kitap okumadım, şarkı söyledim/dinledim sanki. Hem ısıtan, hem acıtan, hem de tat bırakanından.
Onu tanıdığım için, onu anlayabildiğim için çok şanslıyım.
Mino'nun Siyah Gülü'nü hala okumadıysanız, siz az biraz şanssızsınız.
Kitabı okurken aklımda, dilimde en çok dönüp duran şarkı ise, Ağladığın Geceler oldu.
Bu araların ve bu kitabın şarkısı da bu olsun mu?
4 yorum:
şarkı seçimi süper ama o kitabın şarkısı 5 mayıs ve çooook güzel...
teşekkürler, ama kadından kentlerin şarkısı sesler yüzler sokaklar'dı. mino'nunki de, ağladığın geceler. o yüzden. benim için böyle:)
5 mayıs zaten süper.
merhaba, okunacak kitaplar listeme ekliyorum
merhaba, sevindim o zaman :)
Yorum Gönder